Überall ist Oranienplatz – Überall ist Widerstand

HER YER ORANİENPLATZ HER YER DİRENİŞ

Devrimci mülteci direnişi, önce lokal mülteci kamplarında yürütüldü. Mülteci kamplarında intiharların olasından sonra direnişi merkeze taşımak amacıyla başkent olan Berlin’e yürüdük. 600 km”lik yolu bir ayda tamamladık ve birçok mülteci kampındaki insanlara direniş hakkında bilgiler vererek onları sokaklara döktük.

Almanya’da en uzun süreli mülteci direnişi gerçekleştiriyoruz. Sınırdışına çıka yasağı, mülteci kamplarının kapatılması ve sınırdışı uygulamalarının ortadan kaldırılması biçiminde somutladığımız talepler etrafında, Avrupadaki izolasyon sistemini açığa çıkartmayı başardık. Sorun merkezi parlementonun gündemine girmeyi başardı ve bazı lokal kazanımlarımız oldu.

Önce çevreden merkeze doğru ilerleyen direniş şimdi merkezden çevreye doğru yayılarak devam ediyor. Şu anda Almanya’nın birçok bölgesinde direniş devam ediyor. Direniş alanlarımızda yer almış insanlar, kendi kamplarına geri döndüklerinde oralarda direniş başlatıyorlar. Hamburg’ta bir Lampedusa çadırı var. Bittefeld’de 5 mülteci şu anda açlık grevinde. Münschen’e doğru yeni iki protesto yürüyüşü başlayacak.

HANNOVER’DE DİRENİŞ MEKANI KURMA HAZIRLIKLARI

Nidersaksen eyaletinin başkenti olan Hannover şehrinde bir direniş odağı oluşmamıştı. Bu şehir ve bu eyaletteki mülteci kampları da tıpkı diğerleri gibi izolasyon özelliği taşıyor. Arada bir uğradığımız bu şehirde bir direniş mekanına ihtiyaç olduğu tespiti ve önerisi yaptık. Buradaki yerel aktivistler de bu fikri benimsediler. Hannover’deki mülteci kamplarına dağıtmak üzere birçok dile çevrilmiş olan bildirilerimizi bastık ve tek tek mülteci kamplarındaki kapıları çalarak bildirilerimizi dağıtıp, mültecilerle neden isyan etmemiz gerektiği üzerine değişik dillerde sohbet ettik. Hemen hemen sohbet ettiğimiz her mülteci içinde bulundukları izolasyon sisteminden ve ırkçı uygulamalardan rahatsız olduklarını dile getirdiler. Diğer yandan bir protesto kampı kurma fikrini beğendiler. Hannover şehrinde birkaç toplantı gerçekleştirdik.

Mülteci kamplarında korkutularak yaşatılan insanlar tıpkı fabrika işçileri gibi, kendiliğinden harekete geçemiyorlar. Uzun ve sabırlı çalışmalar olmadan onları sokağa dökmek pek olanaklı değil. Tek bir kampanya ile bunu başarmak olanaksızdık. Ama bir kere temel atıldığında insanlar kolayca sokağa çıkmaya başlıyorlar. İnsanların bir araya gelip planlama yapabilecekleri bir mekana ihtiyaç oluyor her zaman. Direniş çadırları, mültecilerin kapatıldığı izolasyon kamplarından sokağa çıkmasında birleştirici bir işlev görüyor. Kısa bir süre sonra Hannover’de de bir direniş mekanımız olacak. Bunun i çin hazırlıklar son aşamasına geldi.

ORANİENPLATZ’DA ANTİFAŞİST ÇOCUK ŞENLİĞİ

Almanya’daki mülteci kamplarında birçok kadın ve çocuk da kalıyor. Onların sokağa çıkması daha zor. Aileler her gün çocuklarıyla ilgilenmek zorundalar. Buradaki mülteci çocukları da ırkçı ve ayrımcı uygulamalardan nasiplerini alıyorlar. Tüm bu işleyişi kırmak için, mülteci çocuklarının oynaması ve sossalleşmesi için bir çocuk şenliği yapmaya karar vermiştik. Yüzme havuzu ve park olan bir yerde bu etkinliği gerçekleştirmek istedik ancak Alman polisi buna yasak koydu. Bu yasak üzerine Oranienplatz’daki direniş alanımıza yapay havuzlar yaptık, çeşitli oyun malzemeleri ve yiyecekler koyarak çocuk şenliğin iki güne yayılmış bir şekilde gerçekleştirdik.

Kreuzberg’teki komşularla birlikte gerçekleştirdiğimiz bu etkinlik çok güzel geçti. Birçok kara ve sarı, beyaz çocuklar birbirleriyle kaynaşıp oynadılar, eyelendiler. Çeşitli müzik grupları, burada konser verdiler. Biz de saz çalıp türküler söyledik ve halaylar çekip, dans ettik. Naziler direniş alanımızın önünden arabaların içinden bildiriler atıp kaçtılar. Faşistler Almanya’nın kalp sağlığı üzerine sloganlar yazmışlardı. Birçok farklı renkten insanların bir arada sosyalleşmesi ve eylenmesi onları fena halde rahatsız etmişti.

Komşularla birlilte bir futbol turnovası da düzenledik. İnsanlar evlerinde yaptıkları yemekleri buraya getirerek sundular.

Devletin yapamadığını devrimci mülteci hareketi yapıyor. İnsanları sosyalleştiriyor. İzolasyon içinde sıkışmış hayatlarına bir soluk getiriyor. Sinerek köle gibi yaşamalarının önüne geçiyor. Tüm bu etkinliklerle aleyhimizde propaganda yapan medyanın yarattığı negatif etkiyi kırıyoruz. Kimse bu etkinliklerin kötü olduğu yönünde haber yapamıyor.

İSVİÇRE’DE YENİ IRKÇI YASA

Avrupa kıtasındaki en demokratik ülke diye propandası yapılan İsviçre’de en ırkçı yasa çıkartıldı. İsviçre’nin bir kantonunda, mülteci ve göçmenlerin parklara, çocuk bahçelerine, kütüphanelere, yüzme havuzlarına gitmesini yasaklayan yeni bir ırkçı yasa çıkartıldı. Bu yasayla adeta mülteci ve göçmenlerin sokağa çıkmaları yasaklanmış oldu. İsviçre, göçmenlerin en çok gittikleri ülke olma özelliği taşıyor. Avrupa’nın tüm ülkelerinde bu tipten ırkçı ve ayrımcı yasa ve uygulamalar var. Tüm bu uygulamaları kırmak daha geniş ve etkili bir sokak direnişi gerçekleştirmenin zorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Daha çok çalışmamız lazım.

Avrupa çapında ırkçı ve izolasyon içeren yasalar çıkartılıyor. Tüm bu gelişmelere karşı direniş ve mücadelenin yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Avrupa muhalefet hareketinin ve buralara daha önceden gelmiş olan solcu göçmenlerin faaliyet yürütmeye zamanları yok. Kime sorsan “hiç zamanım yok” diyor. Herkes iş ve kendi evrak işleriyle uğraşmaya zaman ayırıyor. Mücadeleye zaman ayırmak için çeşitli bedelleri göze almak gerekir ki bu bedelleri çoğunlukla göze almıyor insanlar. İşsiz kalmak, kağıtsız kalmak gibi bedeller göze alınamıyor. Avrupa hukuk sistemi kendi güveenliğini bu şekilde sağlamış. Kimse mevcut yaşam statüsünün bozulmasını göze alamıyor.

Avrupa’da da tıpkı diğer coğrafyalarda olduğu gibi çeşitli bedelleri göze alanlar bir şekilde sokak hareketlerinin örgütlenmesinde rol oynuyorlar. Her gün geçtikçe çember daraltılıyor. Ya bu çemberi kırmak için sokak hareketlerini örgütleyeceğiz. Ya da bize çizilen sınırlar içinde boğularak kaybolacağız.

Yaşasın İnsanlaşma Ve Ortaklaşma Mücadelemiz

14.8.2013

Turgay Ulu

Hannover