1 Mayıs arefesine denk gelen hafta sonunda, Selber Machen(Kendin Yap) adlı konferans düzenlendi. Mülteci Hareketi olarak biz de bu konferansta standımız ve panelimizle yer aldık. Üç gün süren koferansa katılım oldukça kalabalıktı. Panellerde insanlar oturacak yer bulamadı. Yer bulamayan insanlar koridorlarda dinlediler paneli. Radyo sistemiyle konferans; Almanca, İngilizce ve Yunanca’ya tercüme edildi. Örgütlenme deneyimleri, kadın sorunu, Rojava deneyimi üzerine birçok ülkeden ve hareketten paneller sunuldu.
Konfaransın son gününün ilk panelini biz sunduk. Mülteci hareketi adına üç kişi sunduk paneli. Mülteci Harketimizden, Enternasyonal Kadın Komitesi’ni temsil eden arkadaşımız, destekçiler ve hareketlerdeki erkek egemenliği sorunu üzerine konuşma yaptı. Hareketteki erkek egemenliğini kırmak için kadınlar başından beri kendi kararlarını kendileri verdiler ve kendi örgütlenme modellerini kendileri gerçekleştirdiler. İşgal ettiğimiz eski okul binası olan Ohlauer okulunda sadece kandı hareketinin kullacağı bir mekan kurmuşlardı. Kadın arkadaşımnız bu deneyimlerde yaşanan sorunlar ve çözüm yöntemlerine ilişkin deneyimleri anlattı. Destekçilerin oturum sorunlarının olmaması ve eylemlerde cezaya konu olan durumlarda mültecilerle, destekçiler arasındaki eşitsiz duruma dikkat çekti.
Biz de direniş deneyimlerimiz ışığında “Avurapa Devrimciliği Hobi Devrimciliğidir” analizimiz üzerine yaptık panelimizi. Avrupa’da yaşayan yuttaşların belli bir yaşam statüsü olması ayrıca emperyalist sistemlerin sömürgelerinden ve silah ticaretinden elde ettiği karın bir bölümüyle yurttaşlarına sus payı vermesinin insanları nasıl kapitalizm karşıtı mücadelede pasifize ettiğini açıkladık. Avrupa’daki muhalif hareketin kapitalizm karsına nasıl bir altarnatifin örüleceği konusunda yaşadıkları kafa karışıklığı, bunun tarihsel arka planı örneklemelerle açıklandı. Panelimiz oldukça canlı bir atmosferde geçti ve ilginç sorular yöneltildi. “Hobi Devrimcilği” tespitimiz büyük oranda kabul gördü. İzleyiciler arasından bu pozisyonun nasıl aşılacağı üzerine sorular yöneltildi.
Konferans sırasında, aynı zamanda 1 Mayıs eylemleri için teknik hazırlaklarımızı gerçekleştirdik. Yumruk sembolümüzün yer aldığı Daily Resistance gazetemizin logosunu baskı tekniğiyle bezlere aktardık. Birçok bayrak ve üzerinde “1 Mai Haisst Wiederstand(1 Mayıs Direniş Demektir)” yazılı pankartımızı hazırladık.
1 Mayıs günü, hareketimizin direniş mekanı olarak belleklerde yerini alan Oranienplatz’da protest müzik grupları sahne aldı. Daily Resistenca adlı yedi dilde yayınlamakta olduğumuz gazetemiz ve Movement Magazine adlı dergimizle stand açtık. Alandaki tek politik stand bizimdi. Diğer standlarda daha çok köfte ve sucuk satışı vardı.
Sahneden yaptığımız 1 Mayıs konuşmasında, 1 Mayıs’ın sadece yeme, içme ve eylenme günü olmadığını, 1 Mayıs’ın kazanılması işçi sınıfının bedel ödeyen mücadelesi sayesinde olduğu gerçekliğini vurguladık.
1 Mayıs’ın festival havasından çıkıp devrimci özüne uygun olarak gerçekleştirilmesi için her yıl Berlin Kreuzberg’te “Devrimci 1 Mayıs” eylemleri oluyor. Sendikaların düzenlediği etkinliklerden farklı olarak düzenlenen bu eylemlere biz de her sene Mülteci Hareketi olarak katılıyoruz. Bayrak ve pankartlarımızla yer aldığımız devrimci 1 Mayıs eylemlerinde, Oranienplatz’da bu sene ayrıca semboluk çadırlar açtık ve “O-platz Yeniden Politik Mekan” yazılı büyük bir pankart açtık.
Devrimci 1 Mayıs yürüyüşü Pannier caddesine geldiğinde polis saldırısına uğradı. Bu eylemde izin alınmamıştı, Pannier caddesine kadar herhangi bir müdehalede bulunmayan polis, bu caddede aniden saldırıya geçti ve şiddet uyguladı.
Yürüyüş saatine kadar başında beklediğimiz standımızı ziyaret eden insanlarla ilginç diyaloglar gerçekleşti. Dünyanın değişik yerinden insanlar “burada ne yapıyorsunuz” diye sordular. Bugün 1 Mayıs, eylemler yapıyoruz cevabımız üzerine; “niye 1 Mayıs’ta ne olmuş ki” biçiminde sorulara devam ettiler. İnsanların bir kısmının 1 Mayıs’ın anlamı ve tarihi üzerine bilgi sahibi olmadığını gözlemledik. İnsanlar 1 Mayıs’ta sadece eylenmek için sokaklarda dolaşıyorlar ve rutin işleyen bu durum bir bellek yitimine yol açıyor, sömürü sistemi de bu sayede rahatça hükmünü sürdürüyor. Bu durum sömürü sistemini hoşnut ediyor doğal olarak. 1 Mayıs’ın, işçi sınıfı ve emekçilerin enternasyonul mücadele günü olduğu vurgusunu öne çıkartma ısrarımıza devam edeceğiz.
Yaşasın İnsanlaşma Ve Ortaklaşma Mücadelemiz.
2 Mayıs 2017
Turgay Ulu
Berlin