Trier’de 1 Mayıs sabahı iki gruba ayrılarak iki ayrı mülteci kampına gittik. Gittiğimiz mülteci kampı oldukça büyük bir kamptı. Binanın içine girdik, ellerimizde bildiri, dergi ve megafon vardı. Önce bekçiler durumu anlamadılar. Binanın giriş kapısında mülteciler yemek almak için kuyruğa girmişlerdi. Kuyrukta bekleyen insanların fotoğrafını çektik. Bunu gören bekçi müdahale etti.
Kampta bulunan arkadaşımızı ziyarete geldiğimizi söyledik. Bir süre tartışma sürdü. Daha sonra bir kaç kişi binanın üst katlarına çıktık. Tek tek tüm odaların kapısını çalarak burada yaşayan mültecilerle konuştuk. Bu kampta daha çok Kosova ve Arnavutluk’tan gelen insanlar kalıyordu. Osnabrück’teki mülteci kampından bize katılan iki arkadaş Arnavutça konuştuğu için burdaki insanların tamamıyla konuşabildik. Diğer yandan Suriye’den gelen mülteciler de vardı bu kampta. Onlarla da konuştuk. Suriyeli mülteciler namazdan sonra 1 Mayıs eylemine gelecekleğrini söyledilier.
Trier’deki mülteci kampındaki odalar büyük. Her odada çift katlı ranzalar var. Tıpkı hapishanelerde olduğu gibi. Herbir odada en az altı kişi kalıyor. İnsanların kendilerine ait bir yaşamları yok.
Mülteci kampının üst katında kadınlar ve çocuklu aileler kalıyor. Kadınların kaldığı katında tüm kapıları tıklatarak konuşutuk. Bir aile sadece Rusça biliyordu. Çocukları vardı. Küçük çocuklar yeni insan yüzleri gördükleri için gülüşüyorlardı. Kadınlar içeriye davet etti bizi. Farklı ülkelerden gelmiş kadınlar vardı burada. Kadınlara dergiler verdik. Bir Mayıs yürüyüşüne gelmelerini söyledik.
Birkaç saatlik bir dolaşmadan sonra. Kampın bahçesinde bulşma saati verdik. Mültecilerden bir kısmı bahçeye, kararlaşatırdığımız saatte geldiler. Burada pankartlarımızı açtık. Megafondan eyleme katılım çağrısı içeren konuşmalar yaptık. Bir kaç dilde bu konuşmaları tekrarladık. Sonuç olarak insanlar çocuklarını da yanlarına alarak bizimle birlikte şehrin içindeki eylem yerine kadar yürüdüler. Yolda sloganlar atarak yürüyüşü gerçekleştirdik. Çoçuklar çok sevinçliydiler. Onlar için kampın sıkıcı atmosferinin dışına çıkmak çok sevindirici bir durumdu. Kadınlar biraz çekingen dursalar da gözlerinden mutlu oldukları belli oluyordu.
Trier’in merkezinde düzenlenen bir Mayıs etkinliğinde DGB sendikası hızla toplanıp dağıldı. Diğer Kızıl 1 Mayıs Platformu alanda bizim gelmemizi beklediler. Sayıları çok azdı. Biz mülteci kampından daha fazla insan getirmiştik. Onların da bu durum hoşuna gitmiti. Diğer kampa giden arkadaşlar da yanlarında epey mülteci getirdiler. Yürüyüşün bittiği noktada çatırla kurduk ve yemek dağıttık. Çok sayıda inisan katılmıştı etkinliğe. Biz olmasaydık bu etkinliğe bu kadar insan katılmayacaktı.
Mülteci grevi hareketi ve yapmakta olduğumuz otobüs turu ile ilgili olarak konuşmalar yaptık. Dergilerimizi dağıttık. Arnavutça müzikler çaldık. İnsanlar sosyal bir ortamda bir araya gelmiş olmanın sevincini yaşadılar. Trier’deki eylemleri bitirdikten sonra Münschen’e doğru yola çıkma saati geldiğinde bizimle birlekte gelmek isteyen yedi kişi vardı. Bir aile çocukları ile birlikte gelmek istiyordu. Ancak araçlarımızda bu kadar yer yoktu. Bu nedenle sadece 18 yaşında bir Suriyeli mülteciyi yanımıza altık. Bu arkadaş gelmekte çok kararlıydı. Daha iki haftadır bu kampta kalmaya başlamış.
Şu anda Münschin’e doğru ilerliyoruz. Yağmurlu bir hava var. Odalırını ziyaret ederek dertleştiğimiz mültecileri bir gün de olsa bu izolasyon ortamından kurtarmanın sevincini yaşıyoruz. Mülteci kamplarında yaşayan insanlar nasıl mücadele edeceklerini bilmiyorlar. Onları bu durumda suçlamak doğru değil. Devrimcilik iddiasında olanların bu duruma müdahale etmemesi esas sorunu oluşturuyor. Bu insanlar savaştan,yoksullaktan kaçıp gelmişler buralara. Sadece kampta bekliyorar, başka bir seçenekleri bulunmuyor.
Yaşasın İnsanlaşma Ve Ortaklaşma Mücadelemiz.
1.5.2015
Turgay Ulu
Trier-Münschen