– auf deutsch weiter unten –
– in english further below –
BERLİN’DE 200 MÜLTECİ SOKAĞA ATILDI
Son birkaç gündür, daha önce senatonun “Oranienplatz’daki direniş çadırlarını yıkın, size kalacak yer vereceğiz daha sonra da oturum vereceğiz” yazılı sahte vaatlerin yazılı olduğu kağıdı imzalayen mültecilerin tamamı polis zoruyla sokağa atılıyor.
Oranienplatz ve Ohlauer okulundan boşaltılan mültecilere değişik yerlerde barınma evleri verilmişti. Önce herkesin iltica başvurusuna red cevabı geldi. Daha sonra da barınma yerleri tek tek boşaltıldı.
Senatonun vaadlerine inanmak zorunda kalan mülteciler şimdi büyük bir hayal kırıklığı ile Oranienplatz’daki direniş yerimize geri döndüler. Berlin’de havalar çok soğuk. Bir yandan, devletin mültecilere karşı başlattığı saldırılara karşı eylemler örgütlerken bir yandan da insanların akşamları yatacakları yer sorununa kendi imkanlarımızla çözüm bulmak zorundayız.
Parça parça sokağa atılan mültecilere, bize destek veren tiyatro salonlarında ya da bazı altarnativ evlerde yerler bulmaya çalışıyoruz. Mültecilere yatacak yer vermek isteyenlere bir irtibat telefon nuarası verdik ve buradan yatacak yerleri organize ediyoruz. Ancak geçici yatacak yer bulmak bu sorunu çözmez bunun farkındayız.
Havaların soğumaya başladığı, böylesi bir mevsimde neden mülteciler sokağa atılıyor. Bunun nedenini anlamak için son günlerde gazetelere röportajlar veren Almanya içişleri bakanlığı yetkililerinin beyanlarına bakmak yeterlidir.
Die Weld gazetesine röportaj veren içişleri bakanlığı yetkilisi Thomas de Meizere diyor ki; “Almanya’daki mülteci sayısı 200 bini buldu. Çok sayıda mülteci hakkında sınırdışı kararı olmasına rağmen hala bu insanlar Almanya sınırları içinde yaşamaya devam ediyorlar. Mültecileri hızlı bir biçimde sınırdışı etmek için yeni bir yasaya ihtiyaç vardır.” İçişleri bakanlığı yetkilisi, verdiği röportajda; mülteci grevi direnişinde yer alanları ve Oranienplatz’ın isminide zikrediyor. Kayıtlı bulundukları mülteci kamplarında kalmayan mültecilerin bu kamplara geri gönderileceğini söylüyor.
Direnişimiz boyunca bizimle görüşmek durumunda kalan devlet yetkilileri ve onların dolaylı destekçisi sivil toplum kurumları bize “welkommen-hoşgeldiniz” diyerek söze başladılar. Daha sonra kendi programlarında da bizim taleplerimizin aynısının olduğunu ve direnişimizi haklı bulduklarını beyan ettiler. Ama bizim bizim sokaklarda, çadırlarda ya da işgal yerlerinde kötü koşullarda yaşamamızı istemediklerini, bizim haklarımız için çalışacaklarını söyleyerek direniş yerlerimizi boşaltma ve mültecileri değişik yerlere dağıtma taktiğini uyguladılar. Sonunda da herkese olumsuz yanıt geldi ve herkesin sınırdışı edilmesi kararı geldi.
Aynı haftalar içinde Almanya parlementosunda, diğer ülkelere silah satışı ile ilgili tartışmalar vardı. Anayasayı koruma örgütü, hangi ülkelere neden silah satıldığı ile ilgili kararların gizli kalmasının gerekli olduğu yönünde kararlar verdi. Bununla ilgili verilen, muhalif partiler tarafından verilen soru önergeleri olumsuzlandı.
Son haftalarda Almanya basınında çıkan bu haberleri okuyan herkes neden mültecilere karşı baskı ve operasyonların arttığını nalayabilir. Silah satışını gizli ve gerekçesiz bir biçimde yapmak istiyorlar. Ülkelerindeki mülteci sayısının arttığından şikayet ediyorlar. Tüm bunlar ne anlama geliyor? Dünyanın değişik yerlerinde savaş ve etnik çatışmaların sürmesi anlamına geliyor. Doğal olarak Avrupa’ya doğru mülteci akınının sürmesi anlamına geliyor. Avrupa’ya gelen mültecilere yaşam hakkı tanınmayacağı anlamına geliyor.
Mülteci direnişine karşı gerçekleştirilen polis operasyonlarına karşı direnişimiz devam ediyor. Tüm ev boşaltmalarına karşı eylemler gerçekleşti. Atüel olarak Ohlauer okuluna da bu ayın sonuna kadar boşaltılması yönünde belediye ültimatom verince, eylemlerimizin güzergahı daha çok Oranienplatz ile Ohlauer okulu oluyor.
Ancak tüm eylemlerde polisler Ohlauer okulunun önüne arabalar ve bedenleriyle barikat oluşturdular. Ohlauer okulunun önüne bizi yaklaştırmadılar.
Evlerden atılan mültecilere bulmuş olduğumuz konaklama yerlerine belediye yetkilileri giderek, “burada kalamazsınız boşaltın” dediler. Mültecileri sokağa atma konusunda belli ki rejemden talimat almışlar.
İçişleri bakanlığı yetkilisi Almanya’daki mülteci yasalarının çok tölerans oluşturduğunu, mültecileri Avrupaya kaçıranların mültecilere Almanya’ya gitmeyi önerdiğini söylüyordu. Bu nednle artık mültecilere “tölerans” göstermemeye kararlılar.
Senatonun şimdi geçersiz ilan edilen anlaşmasından bu yana çok uzun bir zaman geçmedi. Şimdi tüm mülteciler anladı ki herşey direniş yerlerini tasviye edip insanları sokağa atmak içinmiş. Doğal olarak tüm mülteciler sokağa geri döndüler. Şimdi sokakta mücadele etmekten başka bir altarnatif bulunmuyor. Mücadele plani artık doğal bir zorunluluk haline geldi.
Oranienplatz’ın kuruluşunun ikinci yıldönümü vesilesiyle değerlendirme toplantıları yapıyoruz. Her Pazar günü politik mülteci kafesi diye bir etkinlik yapıyoruz. Burada herkes tartışmalara katılıyor. Ohlauer okulu ile ilgili dayanışma yemekleri pişiriyoruz.
Devrimci mülteci direnişine karşı gerçekleştirilen saldırılara biz de destek alanını genişletme perspektifi ile yanıt veriyoruz. Kasım’da düzenleyeceğimiz mülteci konferası için hazırlık çalışmaları devam ediyor. Konferans için gerekli olan bildirileri değişik dillerde bastık hazır hale getirdik. Konferans için çalışma grupları oluşturduk.
Savaş bölgelerinden özellikle Kobene’deki mücadele ile dayanışma eylemleriyle buradaki mülteci direnişinin eylemleri parelel bir seyir iziiyor. Mülteci direnişine destek veren kitleler aynı zamanda Kobene direnişine destek veriyorlar.
Rojava’dan gelen mültecilerden 400 kadarı Hamburg’da bir çadır kampında tutuluyor. Değişik Avrupa ülkeleri üzerinden gelen Rojavalı mülteciler Dablin yasası gereği oralara geri gönderilmek isteniyor. Kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan mülteciler oldukça kötü koşullarda yaşamaya mecbur ediliyor.
Avrupa ve Amerika gibi emperyalist merkez ülkeler, Rojava sorununa karşı pragmatist yaklaşıyorlar. Aylarca burada yaşanan katliama seyirci kaldılar. Ancak direniş kırılamayınca harekete geçtiler ve buralarda kendi kontrolünde hareket edecek güçler aracılığıyla oralara müdehale ediyorlar. Direnişçi güçleri mecbur bırakarak kendi işbirlikçilerini bölgeye yerleştirmek istiyorlar.
Emperyalist kapitalist merkezlerin savaş ve çatışma bölgelerinde izledikleri siyasetle, bu nedenle Avrupa’ya gelmiş olan mültecilere izlediği siyaset paralel bir siyasettir. Her yerde izole etme, boyun eydirme, kendi çıkarlarına göre şekillendirme siyasetini izliyorlar. Bu siyasete boyun eğmeyip direnenleri ise etkisizleştirip yok etmek istiyorlar. Ama her zaman olduğu gibi gene bu sömürgeci siyasete karşı direnişte tüm görkemiyle devam ediyor.
Yaşasın İnsanlaşma Ve Ortaklaşma Mücadelemiz
25.10.2014
Turgay ulu
Berlin
=====================
German:
200 Flüchtlinge in Berlin auf die Straße gesetzt
“Baut Eure Protestzelte auf dem Oranienplatz ab, dann stellen wir Euch Schlafplätze und später auch Wohnraum zur Verfügung.” In den letzten paar Tagen werden die Refugees, die das Einigungspapier mit diesen falschen Versprechen des Senates unterzeichnet hatten, mit Hilfe der Polizei auf die Straße gesetzt.
Den Flüchtlingen, die den Oranienplatz und die Ohlauer-Schule verlassen hatten, war an verschiedenen Orten Zuflucht gewährt worden. Nachdem jedoch zunächst die Asylanträge aller abgelehnt worden waren, wurden auch sämtliche Unterkünfte nach und nach geräumt.
Die Flüchtlinge, die sich auf die Zusagen des Senates hatten verlassen müssen, sind nun mit großer Enttäuschung in unsere Protestzelte auf dem Oranienplatz zurückgekehrt. Es wird sehr kalt in Berlin. Jetzt müssen wir sowohl Aktionen gegen die staatlicherseits begonnenen Angriffe auf die Geflüchteten organisieren als auch für die Abende Lösungen finden, um in unseren eigenen Räumen Schlafgelegeheiten für die betroffenen Menschen bereitzustellen.
Wir bemühen uns, nach und nach für alle der auf die Straße gesetzten Flüchlinge im Saal eines uns unterstützenden Theaters sowie an einigen weiteren Orten Unterkünfte zu finden. Menschen, die Schlafplätze zur Verfügung stellen möchten, haben wir eine Kontaktnummer gegeben und organisieren die Verteilung dieser Übernachtungsgelegenheiten. Wir sind uns darüber im Klaren, dass das Anbieten provisorischer Unterkünfte das Problem nicht löst.
Der Winter hat begonnen – warum werden die Geflüchteten zu dieser Jahreszeit auf die Straße gesetzt? Um den Hintergrund zu verstehen, reicht es, in den Zeitungsreportagen der letzten Tage die offiziellen Stellungnahmen des deutschen Innenministeriums zu betrachten.
Innenminister Thomas de Maizière sagt in der Zeitung “Die Welt”: “Die Anzahl der Flüchtlinge in Deutschland hat 200.000 erreicht. Eine hohe Anzahl der Flüchtlinge entscheidet sich trotz einer Ablehnung der Asylanträge dazu, innerhalb der deutschen Grenzen zu leben. Ein neue Regelung wird benötigt, um Flüchtlinge in rascherer Form abschieben zu können.” Der Innenminister spielt in seinem Interview auf die Flüchtlinge an, die sich am Widerstand beteiligen, und auch auf den Oranienplatz. Er sagt, dass registrierte Flüchtlinge, die außerhalb der Lager angetroffen werden, in die Lager zurückgeschickt werden sollen.
Während unseres Widerstandes blieben staatliche Repräsentant_innen und Vereine, die sie unterstützen, mit uns in Verbindung. Bei gemeinsamen Treffen ergriffen sie das Wort mit einem an uns gerichteten “Willkommen”. Später stimmten sie uns in ihren Stellungnahmen zu und gaben an, unsere Interessen zu teilen. Aber eigentlich war es ihre Strategie, die Orte uneres Widerstandes aufzulösen und uns zu zerstreuen, indem sie behaupteten, für unsere Rechte zu kämpfen. Denn sie wollten nicht, dass wir auf den Straßen, in den Zelten und an den besetzten Orten unter schlechten Bedingungen leben. Schlussendlich hat alle eine negative Antwort erreicht und ist für jede_n ein Anschiebebescheid erteilt worden.
Innerhalb der gleichen Wochen gab es im deutschen Parlament Diskussionen über Waffenexporte in verschiedene Länder. Es wurde entschieden, dass es nötig ist, den Bundessicherheitsrat weiterhin geheim darüber entscheiden zu lassen, welchen Ländern warum Waffen verkauft werden. Eine diesbezügliche Klage der Oppositionsparteien wurde abgewiesen.
Vor dem Hintergrund dieser Nachrichten, die während der letzten Wochen von der Presse in Deutschland verbreitet wurden, kann jede Leser_in nachvollziehen, dass gegenüber den Flüchtlingen großer Druck ausgeübt wird und mehr repressive Aktionen gegen sie ausgeführt werden. Man beschwert sich darüber, dass die Flüchlingszahlen im Land ansteigen. Was kann das wohl bedeuten? Das bedeutet, dass es an verschiedenen Orten der Welt Krieg und ethnische Konflikte gibt. Das bedeutet, dass sich natürlicherweise Migrant_innen in Richtung Europa wenden. Das bedeutet, dass das Recht auf Leben der Flüchtlinge, die nach Europa kommen, anerkannt werden wird.
Der Widerstand gegen die Polizeioperationen, die gegen die Proteste der Migrat_innen gerichtet sind, geht weiter. Gegen alle polizeilichen Räumungen wurden Protestaktionen verwirklicht. Da die Stadtverwaltung aktuell der Ohlauer-Schule bis zum Ende des Monats ein Ultimatum gesetzt hat, richtet sich die Route unseres Widerstandes mit dem Oranienplatz auf die Schule aus.
Indes blockiert die Polizei bei allen Protestaktionen die Ohlauer-Schule mit Fahrzeug- und Personenbarrikaden.
Wenn wir Unterkünfte für Flüchtlinge gefunden haben, wird ihnen von Offiziellen gesagt: “Hier können Sie nicht bleiben, gehen Sie.” Mit Sicherheit ist die Stadtverwaltung vom Regime angewiesen worden, die Geflüchteten auf die Straße zu setzen.
Der Innenminister behauptet, dass Flüchtlungsherlfer_innen im Ausland den Migrant_innen dazu raten, nach Deutschland zu gehen, da die Rechtslage hier sehr tolerant gestaltet ist. Gerade deshalb soll Geflüchteten gegenüber entschieden keine “Toleranz” mehr gezeigt werden.
Seit der jetzt nichtigen Vereinbarung mit dem Senat ist nicht viel Zeit vergangen. Inzwischen haben alle Flüchtlinge verstanden, dass alles nur dazu diente, die Orte des Widerstandes zu zerstören und der Straße preiszugeben. Natürlich sind alle Refugees auf die Straße zurückgekehrt. Nun bleibt uns keine Alternative dazu, den Kampf auf der Straße fortzusetzen. Unser Aktionsplan ist schlussendlich zu einer unabwendbaren Notwendigkeit geworden.
Zur Gelegenheit des zweiten Jubiläums der Orianienplatz-Bewegung veranstalten wir Auswertungstreffen. Jeden Sonntag machen wir eine Veranstaltung namens “political refugee-café”. In Solidarität mit der Ohlauer-Schule organisieren wir VoKüs.
Die aktuellen Angriffe auf den revolutionären Flüchtlingswiderstand beantworten wir damit, unsere Unterstützungsbasis zu verbreitern. Vorbereitungstreffen für die Refugee-Konferenz, die wir im November veranstalten, werden fortgesetzt. Die nötigen Info-Materialien für die Konferenz haben wir in verschiedenen Sprachen vorbereitet und gedruckt. Wir haben Arbeitsgruppen für die Konferenz gebildet.
Politische Aktionen in Solidarität mit Menschen in Kriegsgebeieten, insbesondere Kobane, verlaufen parralel zum Widerstand der Refugees. Die Gruppen, die den Flüchtlingswiderstand unterstützen, unterstützen gleichzeitig auch Kobane.
In Hamburg werden bis zu 400 Geflüchtete aus Rojava in einem Zeltlager festgehalten. Es besteht die Absicht, die Migrant_innen aus Rojava, die über verschiedene europäische Länder hierherkommen, gemäß der Dublin-Verordnung in diese Länder zurückzuschicken.
Gebiete wie Europa und die USA, die ein imperialistisches Zentrum bilden, nähern sich dem Problem Rojava pragmatisch. Seit Monaten sehen sie dem Massaker zu. Allerdings haben sie Maßnahmen ergriffen, um den Widerstand zu brechen, und von hier aus in eigener Kontrolle mit aller Macht dort zu intervenieren. Sie wollen die widerständigen Kräfte in Rojava dazu zwingen, selbst Kollaborateur_innen mit dem europäischen Regime dort zu stationieren.
Aus diesem Grund bildet die Politik, die wir in Kriegs- und Konfliktgebieten erleben, eine parralele Politik zu derjenigen, mit denen die imperialistischen, kapitalistischen Zentren den nach Europa gekommenen Flüchtlingen gegenübertreten. Sie verfolgen überall eine nach eigenen Interessen geformte Politik der Isolierung und Unterdrückung. Diejenigen, die sich nicht unterdrücken lassen und sich dieser Politik widersetzen, sollen neutralisiert und zerstreut werden. Aber wie es immer war, setzt sich der Widerstand gegen die kolonialistische Politik ruhmreich fort.
Es lebe die Humanisierung und unser kollektiver Kampf
25.10.2014
Turgay ulu
Berlin
========================
200 refugees kicked out onto the streets
“Take down your tents at Oranienplatz, then we will provide you with
sleeping places and living space later on. “ In the last days refugees
who had signed the agreement paper with the false promises of the senate
were put on the streets with the help of police.
The refugees, who had left Oranienplatz and the Ohlauer-School, were
afforded shelter at different places. But after all asylum applications
had been refused, also all accomodation facilities were evicted bit by
bit.
The refugees who had to trust in the promise by the Senate, have now
come back to our protest tent at Oranienplatz in great disappointment.
It is getting very cold in Berlin. Now we have to organize actions
against the attacks on refugees initiated by the state , as well as find
solutions for the nights, to offer sleeping opportunities for the ones
affected in our own spaces.
Bit by bit, we are trying to find accomodation for all refugees who were
put on the streets in a hall of a theatre supporting us and other
locations. We published a contact number for people who want to offer
sleeping places and are organizing the distribution of these sleeping
possibilities. We are aware that the provision of provisional
accomodation does not solve the problem.
Winter has begun – why are the refugees put on the streets in this time
of the year? To understand the background it is sufficient to take a
look at the the official statements of the german minister of interior
affairs in the newspapers of the last days.
Minister of Interior Affairs Thomas de Maizière says in the newspaper
“Die Welt”: The number of refugees has reached 200.000. A high number of
the refugees decides, despite a rejection of their asylum cases, to live
within the German borders. A new regulation is neccessary to deport
refugees in a fast form.” In the interview the Minister of Interior
Affairs refers to the refugees who participate in the resistance, and
also to Oranienplatz. He says that registered refugees who are
encountered outside the “Lagers” should be sent back.
During our resistance national representatives and associations who
supported it stayed in contact with us. In meetings they rose to express
a “welcome” towards us. Later they agreed with us in their statements
and claimed to share our interests. But actually it was their strategy
to dissolve our places of resistance and to disperse us by claiming to
fight for our rights. Because they did not want us to live on the
streets, in the tents and at occopied places under bad conditions.
Finally everyone has got a negative answer and was given a deportation
order.
During those weeks there were discussions in the German parliament about
weapon exports to different countries. It was decided that it is
neccessary to let the National Security Council (“Bundessicherheisrat”)
decide secretly about which countries were sold weapons because of what
reasons. A claim concerning this matter by the oppositional parties was
refused.
Through this background in the news which were spread thouout the last
weeks, every reader understand that a lot of pressure is put on the
refugees and that more repressive actions will be carried out against
them. They complain about the rise of refugees in the country. What can
this possibly mean? It means, that there is war and ethnic conflicts in
different regions of the world. It means, that naturally migrants a
moving towards Europe. It means, that the refugees’ right of life will
be accepted when they reach Europe.
The resistance against the police operations which are targeted at the
protests of migrants is continuing. Against all evictions by police
protest actions were realized. Because the district currently issued an
ultimatum for the Ohlauer-School until the end of October, our line of
resistance from Oranienplatz is pointed at the school.
Meanwhile the police blocks the Ohlauer-School with car- and human
barricades at all protest actions.
When we found accomodation for refugees they are told by officials: “You
cannot stay here, leave.” For sure the municipality was ordered by the
regime to put the refugees on the streets.
The Minister of Interior Affairs claims that refugee-supporters abroad
advise the migrants to go to Germany, because the legal situation is
more tolerant. That is exactly why refugees decidedly should not be
shown any “tolerance”.
Since the now void agreement with the Senate not a lot of time has
passed. By now all refugees understood that all was intended to destroy
the places of resistance and abandon it on the streets. Of course, all
refugees came back to the streets. Now, there is no other alternative
left for us but to continue the fight on the streets. Our plan of
actions has finally become an inevitable neccessity.
On the occasion of the second anniversary of the Oranienplatz-Movement
we are holding assessment meetings. Every Sunday we have an event called
“political refugee cafe”. In solidarity with the Ohlauer-School we
organize food.
Our answer to the current attacks on the revolutionary resistance of
refugees is to broadfen our supporting base. Preparation meetings for
the refugee conference, which will take place oin November, are
continuing. We have prepared and printed the info-material needed for
the conference in different languages. We have formed working groups for
the conference.
Political actions in solidarity with people in war zones, especially in
Kobane, are running parallely to the resistance of the refugees. The
groups ehich support the resistance of refugees als support Kobane at
the same time.
In Hamburg more than 400 refugees from Rojava are being held in a tent
camp. The migrants from Rojava, who came here through different European
countries, are planned to be deported to those countries according to
the Dublin-act.
Regions like Europe and the USA, which form an imperialist center,
approach the problem of Porjave pragmatically. For months they have been
watching the massacre. However, they took measuresto break the
resistance to intervene under their own control and with all their power
from here. They want to force the rebellious forces in Rojava to
position collaborators with the European regime there.
That is why the policy we are seeing in regions of war and conflict is
forming a parallel policy to the one the imperialist, capitalist centers
in Europe are donfronting the refugees coming to Europe with.
Everyweher, they follow a policy of isolation and oppression formed by
their own interests. The ones who do not let themselves be oppressed and
who resist this policy, should be neutralized and dispersed. But like
always the resistance against the colonial policy gloriously continues.
Long live the humanization and our collective fight
25.10.2014
Turgay ulu
Berlin