ALMANYA'DA IRKÇILIK NORMALLEŞİYOR

ALMANYA’DA IRKÇILIK NORMALLEŞİYOR
Almanya sokaklarında yeni bir ırkçı hareket başladı. Kendilerine “Pegida (vatansever avrupalılar” diyen bu hareket, Dresden şehrinde başlattığı yürüyüşlere onbin kişiyi taşıdılar. Artık her Pazartesi günü bu eylemleri yapıyorlar ve bunu Almanya’nın diğer şehirlerine de taşıyorlar. Bugüne kadar ırkçı hareketler genellikle parmak sayısını geçmeyen bir sayıyla eylem yaparken artık onbinlerle eylem yapmaya başladılar.
Bu ırkçı hareketin çıkış noktasını islam karşıtlığı oluşturuyor. “Avrupa’nın müslümanlaşmasını istemiyoruz” diyorlar. İşid karşıtı eylemler düzenleyerek kendilerine meşru bir zemin oluşturdular. Futbol taraftarları bu eylemlerde kitlesel bir biçimde yer aldılar. Şimdi toplumun değişik kesimlerinden bu eylemlere katılım oluyor.
Mülteci ve göçmen karşıtlığı, ulusal değerler, euro ve avrupa birliği karşıtı söylemler bu hareketin üzerinden örgütlendiği argümanlardandır.
Irkçılar bir yandan sokaklarda kitlesel eylemler gerçekleşetiriken bir yandan da mülteci direnişine karşı ve mülteci kamplarına karşı da şiddet içeren saldırılar gerçekleştiriyorlar.
Oranienplatz’daki direniş alanımızda bulunan mültecilerden bir kısmı Hannover’de yeni bir direniş yeri açmışlardı. Uzun süredir devam eden çadır direnişi vardı. Geçtiğimiz hafta bu direniş çadırlarının hepsi birden ateşe verildi, tüm çadırlar yandı ve bu sırada çadırda bulunan bir mülteci yaralandı.
Aynı hafta içinde Nürnberg şehrinde, yapımı tamamlanmak üzere olan bir mülteci kampı ateşe verildi. Burada bulunan yapılar yandı ve çok büyük bir maddi zarar olduğu söylendi. Henüz bu mülteci kampına mülteciler taşınmamıştı.
Marzahn’da sürekli mülteci kampına karşı ırkçı gösteriler oluyor. Irkçı eylemler kronik bir hal almış durumda.
Avrupa parlementosu seçimlerinde de açıkça görüldüğü gibi ırkçı argümanlar kullanan partiler yükseliş gösteriyorlar. Almanya’da da şimdiki “pegida” hareketinin argümanlarını kullanan bir legal parti olan AFD (Altarnatif Almanya) yükseliş gösteriyor. Üstelik bu parti sol partinin tabanından seçmen çekti ve diğer nazi partisinden seçmen çekti. Kapitalist sistemin istikrarsızlığından etkilenen insanlar ırkçı partilerin saflarına eğilim gösteriyorlar.
Sistem, anti komünist bir perspektifle yarattığı dinci hareketleri bu sefer ırkçılığı meşrulaştırmanın basamağı olarak kullanıyor. Kapitalist emeperyalist sistem, yarattığı araçları bazen yanına alarak kullanıyor bazen de karşısına alarak kullanıyor. Böylece yarattığı araçlara her dönem farklı bir rol yükleyerek sürekli kullanıma sokmuş oluyor.
Bir sol parti milletvekilini, mültecilere destek verdiği gerekçesiyle naziler ölümle tehdit ettiler. Milletvekili, polisten koruma istedi ve endişeli olduğunu beyan etti.
Antifaşist mücadele yürütmeye çalışan solcuları “aşırı sol” diye marjinelize etmeye çalışan liberaller şimdiki ırkçı hareketin yükselişinden korkmaya başladılar. Oysa geçmişte de büyük nazi ordularını bedeller pahasına durduran “aşırı” diye dışlanmaya çalışılan komünistlerden başkası değildİ.
NEDEN BURADAYIZ
Çad’dan mülteci olarak gelen arkadaşlar, “neden buradayız” başlıklı bir panel sundular. Konuşmacıların tamamını Çadlı mültecilerden seçtik. Destekçiler sadece çeviri konusunu üstlendiler. Çeviri işini de büyük ölçüde mültecilerin kendileri yaptılar.
Şu anda Çad’da uzun yıllardır kendi diktasını kuran Deby rejiminin geçmiş tarihi anlatıldı. Çad’da gelmiş geçmiş bütün diktatörlük rejimleri ve bunların gerçekleştirdiği darbeler Fransa tarafından desteklenmiş. Çad’da bulunan petrolleri almanın karşılığında dikta rejimleri Fransa tarafından destekleniyor.
Çad’daki dikta rejimine karşı mücadele eden insanlar ya öldürülüyor, ya ortadan kayboluyor ya da hapislerde tutuluyorlar. Deby rejiminde sadece devlet çıkarı için propaganda yapan basın organları var. Bunun dışındaki basına izin yok. Ülkenin petrol ve diğer zenginlikleri diktatörler aracılığıyla Fransız emperyalizmine aktarılırken halk açlıktan kırılıyor ve birbirine kırdırtılıyor.
Çad’daki tarihsel durumu ve emperyalizm gerçekliğini direk bu durumu yaşayan mülteciler gayet güzel bir biçimde anlattılar dinleyicilere.
Aynı hafta içinde Osnabrück üniversitesinde akademisyenleri eleştirirken bu örneklemeyi verdik. Emperyalizmi en iyi bu sömürü, talan ve dikta rejimlerini görmüş yaşamış, ona karşı mücadele etmiş insanlar açıklayabilir. Sömürgelerdeki diktatörlükler emperyalist efendilerine pay aktarıyorsa hiçbir sorun yoktur. Burada demokratik açılımların yapılmasına engel olurlar. Bir konuşmacı Fransa’nın Çad’da demokratik açılımlar yapılmasını istemediğini söyledi. Çünkü diktatörler emperyalist efendilerine petrol ve diğer zenginlikleri aktarmakta iyi iş yapıyorlar.
Ohlauer işgal okuluna yapılan polis saldırısı sonucunda tutuklanan üç arkadaşımız hala Moabit hapishanesinde tutuluyor. Avukatların söylediklerine göre bu arkdaaşlar belki içerde uzun kalacaklar ve tutuklama sayısı artabilir.
İçerdeki arkdaşlarla dayanışma çalışmalır devam ediyor. Okula polis baskınıyla aynı güne denk gelen Mimi yoldaşın ölümünden sonra, onun için Oranienplatz’dan Ohlauer okuluna kadar kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdik. Yürüyüş sırasında Mimi yoldaşın kendi sesinden konuşmaları dinlettik yürüyüşe katılan insanlara. Mimi yoladışın ölümüne herkes üzüldü. Cenazesi Kenya’da bulunan ailesinin yanına gönderilecek.
Kobani’de izolasyona, mültecileşetirmeye ve faşizme karşı aylardır süren direnişte yer alarak ölümsüzleşen Sibel Bulut’u saygıyla anıyoruz. Roja’vada süren kadın mücadelesinin avrupada var olan perspektif yoksunu feminist harekete örnek olmasını dileriz.
Yaşasın İnsanlaşma Ve Ortaklaşma Mücadelemi z
15.12.2014
Turgay Ulu
Berlin