English below
Sadece düzgün bir hayat yaşayabilecekleri bir yere ulaşmak için sınırları aşmak isteyen göçmenlere istenmediğinde kurtulunacak birer sayı, ya da bir tehdit muamelesi yapıldı. İktidarların insan hayatı üzerinden yaptıkları pazarlık masasından geri itilen insanlar hem varını yoğunu hem de yolculuklarını belirleyen umutlarını birer birer kaybettiler. Bir çırpıda Türkiye-Yunanistan sınırına itilen göçmenler, açlık, sefalet, polis zoru ile sıkıştırıldı ve geri itildiler. Şimdi aradan geçen bir aydan sonra yeni bir bilinmezliğe terk ediliyorlar. Türkiye ve Avrupa ise hala bu soruyu cevaplamakla yükümlü: #GöçmenlereNeOlacak?
Göçmenler için güvenli bir gelecek ve onurlu bir yaşam talep etmeyi sürdürüyoruz!
Sınır rejimi ve izolasyona rağmen toplumsal dayanışmayı savunuyoruz!
Migrants are treated as a threat or numbers to get rid of when unwanted, while they simply want to cross the borders to arrive to a place where they might live a decent life. Bounced on a negotiating table where powers dictate that they can be treated as subhumans, they seem to have lost everything they had as well as the hopes that guide their route so far.
Once drawn to the Turkey-Greece border, they were trapped by the police force, with hunger and miserable conditions, and pushed back several times.
After a month, they are now thrown into an unknown. Turkey and Fortress Europe are still responsible to answer: #WhatWillHappentoMigrants?
We demand a safe future for migrants and a life in dignity! Against the border regime and punitive isolation, we defend social solidarity!